B e n i m d ü n y a m d a… “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. İçimdeki benler, kral ya da kraliçe iken, ötekiler bahçemde teba iken. Kontrol elimde, dünya zihnimin içinde, ben herşeye muktedir iken. Benimkilerle muhabbet eyleyip, benim olmayanları...
Ah o cennet günlerim..Ah o bir eli balda bir eli yağda kıvamında günlerim…Bilmezdim alem-i devrana düşmeden önce o kutsal bahçenin bu kadar güzel, bu kadar rahat, bu kadar mutluluk verici olduğunu..Nereden bilirdim bu aleme geç düşenlerin, o cennet mekanı bırakmak...
“Hep aynı durakta iniyordu. Nereye giderse gitsin, aynı durakta inmek sanki hep hareket etmek ama hiç ilerlememek gibiydi.Her seferinde aynı sokaklarda gezip, bilmediği sokaklara, kentlere, binalara girmeyi bir sonraki yolculuğa bırakıyordu. ” Hayatta kalmak ile...
“İki ırmak arasında bir diyar… Bu diyarın sarı kızıl toprakları üzerinde bir kutsal bahçe… Çiçek kokularına karışan safran…Bahçe duvarları içinde Deyrulzafaran. Kapısının dışında bir savaş… Savaştan ve yoksulluktan kaçan bir ana…Eteklerinde çocuklar… Ananın içinde...
“Ne zamandır yazdıklarını okuyordu. Bir eksik vardı. Cümlelerinin sonunda olması gereken işaretlerden biri kayıptı. Gerektiği zaman ekrandaki imlecin ardından sayfaya kayıp, beyaz kalan boşluktaki yerini alırdı, cümlenin gidişatına uygun olan işaretler. Ama bazı...