çanlar çalarken

çanlar çalarken

sonrasıydı ana vatanı kaybettikten bulunan bir avuç toprak yüzü kurumuş çatlak bir yudum suya muhtaç yüz çizgileri arasından yeşeren yaprak öncesiydi gelinen kentte iki yakası bir araya gelmeyen ‘kolera günleri’ni takip etti kuraklık ‘çanlar...

nemrut’un bekçileri

Yaşlanmıştı sessiz bekçiler Kızılın maviye Mavinin taşa Taşın kuma bulandığı Yüzü gülmezin zirvesinde sessizdiler Kimi Tanrı Kimi Kral Kimi Garip Onurla ve gururla yıkık dökük bedenlerinin önünde gözleri buğulu, yüzleri kıraç toprak önlerinde hunhar hayat Sessizdiler...

pinhan ve nisyan

Belki Yıllar sonraya kalacak Not düşülmezse güneşin etrafındaki y i r m i b i n y e t m i ş b e ş i n c i gün Okunmaz bir el yazısı ile Buruşmuş kağıt altında Görülmezken yüz çizgileri Arada bir açılan albümlerde Hikaye pinhana Suret ve ses nisyana düşecek Düştüğü...