BAZEN MUHATABI DUYAMAZ YA DA MUHATAP ZATEN KONUŞANIN KENDİSİDİR
Geçmişte acıya neden bir durumu paylaşmış olan kişiler birbirleri için hatırlatıcı işlevi görürler. Bu yüzden kendi geçmişinden uzak kalmak isteyen biri bu ortak geçmişi silerken, görmezden gelirken, ihmal ederken bu edimlerin içinde yakınlarından ya da sevdiklerinden uzaklaşır. Hele ki bu kişi bir ebeveyn ise. Bazı ebeveynler yaptıklarıyla bazılarıysa yapmadıkları ile çocuk zihnimizde ve anılarımızda bizi üzer, öfkelendirir onların yanında ya da benzerlerinin yanında kendimizi sıkkın, boğulmuş, çaresiz, değersiz hissedebiliriz.
Şiddet gösteren baba kadar, şiddete maruz kalan, karşı duramayan, kendini ve çocuğunu koruyamayan mutsuz anne de çocukluk anılarında yargılanabilir. Doğaldır ve bir çocuk zihni için elzem bir ihtiyaç olan ilgi, bakım, sevginin karşılanmasında derin zahiyatlar verebilir.
Bu zahiyatlar yemek yiyememek ve bunun sonuçlarından korkmak kadar o yemeği çıkarmayan mutfağın da yetersizliği ve belki de yıkımı karşısında, aslında bizi doğduğumuzda besleyen ve besleyecegine her dem bizim için orda olacağı tasavvurunu geliştiren beklentilerimizin kırılması ile oluşur. Beklenti devamlı gelecek olan o memenin bizi açlıkla ele geçirecek ölüme meydan okuyabilmemizin garantisi demektir oysa.
İyi kötü herkesin dimağında bu garantinin farklı şiddetlerde de olsa sarsıldığı bir dizi anıyla çıkılan yetişkinlik çağı, işte bu açığı kendi kendi kendine kapatma çağıdır. Ve evet her birimiz bunu yaparız. Çoğunlukla savunmalarla yaparız. Farkında olmadan seçtiğimiz stratejilerle. Lakin bu stratejiler bizi geldiğimiz evin acılarını farklı görünümlerle yeniden hatırlatır. Yeniden yeniden üretir. Kimi zaman fark ederiz, o kalıplaşmış stratejilerden çıkar, risk alır yeni şeyler deneriz. Bunu ya dramatik bir kayıp, savaş, iflas ile karsılasmanın sonucu olarak hayata geçiririz ya da bir psikolojik süreç içinde yardım alarak. Bazen yakın ilişkilerde açık olmayı seçtiğimiz birinin destekleyici ama rahatlatıcı olmayan uyarı, eleştiri ya da talepleri ile fark ederiz, şanslı ve iç-görü sahibiysek.
Hayata düşeriz, düşmenin olduğu yerde acı olmaz mı? Lakin geçmiş, bugün bizi tökezletiyorsa bu bir hatırlama ya da anı değil tekrarlama olur. Bu anlamıyla tekrar, kişinin kendi kendini büyütmesi için bir davettir. Herkes kendi büyümesinden, kendi evini kurmasından sorumludur. Düşe kalka ama mutlaka…
Nevhan Varol
(başlık “This Is Us” adlı diziye göndermedir)