Prabna Calderon : “Acı Çekmeyi ve İnsanlara Acı Çektirmeyi Sonlandırmak İçin Bilinçdışından Bilince Yolculuk Etmeliyiz”

Büyülü düşünme oldukça hipnotiktir. Büyülü düşünceye dayalı bilişsel çarpıtmalarımızı koruyarak, içsel dinamiklerimizi ve olduğumuza inandığımız “karakteri” sorgulamaktan kaçınırız.

Başkalarından kaynaklanan inançların etkisi altında hareket ettiğimizde şartlanırız, gizemleniriz, hipnotize oluruz ve uyuruz.

Acı çekmeyi ve insanlara acı çektirmeyi bırakmak istiyorsak, kimliklerimizle özdeşleme hipnozumuzdan uyanmalıyız.

İçinde bulunduğumuz çocuğun ruhunda donmuş olarak yaşama gerçeği, bizleri asla duygusal özerkliğine doğru evrimleşmemiş yetişkinler yapar. Gündelik “karakterimiz” ile tanımlandıkça, bilinçdışı olarak kendimizi rahatlatmak, ontolojik güvensizliğimizden kaçmak için başkalarını kullanırız. Sonucunda sadece olduğumuzu düşündüğümüz “acı çeken karakteri” doğrulayan ve tekrarlayan bir süreci yaratırız. Ki bu bir kısır döngüdür.

Ancak, doğruyu yanlıştan ayırt ederek ve çocuklukta üretilen mekanizmaları ve yanlış inançları ortadan kaldırarak, şüphesiz, kimlik hipnozundan uyanabiliriz.

Kimlik hipnozundan uyanmak, kişinin hayatı hakkında küresel bir anlayışa sahip olmasının yanı sıra, başımıza gelenlerin ardından ruhumuzda donan her zamanki karakterimizin iç dinamiklerini tanıması anlamına gelir. Hayatımızı zehirleyen ve sınırlayan tüm hipnotik mekanizmaları ve inançları ortadan kaldırmak esastır.

Tıpkı kuyu kazan adamın su bulmak için topraktan kurtulması gibi, gerçeğe olan susuzluğumuzu hissetmek ve onu mühürleyecek her şeyden kurtulmak da esastır.

Özerk kişi bencil savunmalarından vazgeçer. İç dinamiklerini iyi bilir ve hayatının her günü olduğu ve olmadığı her şeyi sorgular.