Kadının toplumsal olarak zayıf, korunmaya muhtaç, kendi ayakları üzerinde duramaz algısı bir yanıyla doğrudur. Doğrudur çünkü hiç bir insan evladı tek başına yaşayacak kadar donanımlı değildir. İnsan kendi zayıflığını başka insanlarla dayanışarak ve ortak sorunlara ihtiyaçlara araçlar, taktikler bularak yaşar. Bu anlamda zayıflığın tek bir cinsiyete indirgenmesi, erkeklerin bu gerçekle yüzleşmek istememesi ve bu narin, zayıf, korunmasız oluşu hissetmenin depresyonunu hissetmemek için kendinden uzaklaştırmasının adıdır “kadın”. Evet kadın psikolojik anlamda da depresyonun görünür yüzüdür günümüz medeniyetlerinde. Adeta depresyonu yaşamak ve görünür kılmak onun görevidir. Halbuki bu depresyon hayat içinde canlı olan herkesin içine düştüğü, yaşamak zorunda kaldığı bir durumdur. Lakin hayat içinde herkese düşen pay ile toplum içinde kadına düşen pay arasındaki orantısızlık kadar hastadır medeniyet. Kadın, kendi depresyonu üzerine erkeğin depresyonunu da yüklendiği için erkek ise kendi depresyonundan kaçtığı için acılar sadece Bergen’e (acıların kadınına) kalır. Halbuki hayat, keyfin değil acının paylaşılmasıdır, azaltılmasıdır. Gerçek, içten olan keyif ancak bundan sonra gelecektir. Ya da tersten okursak, doğanın içinde olan şiddet, öfke sadece erkeğe aitmiş ve bu sadece onun doğasına aitmiş gibi algılanır hatta kabul edilir. Kadın kendisine uygulanan şiddeti kabul etmek zorunda bırakılır. Ne sözel olarak ne fiziksel olarak, değil saldırganlık kendini korumak için bile yoksun bırakılmıştır kadın kendi doğasından. O yüzden erkek güçlü hatta kadının gücüne de sosyal, psikolojik, ekonomik olarak el koyarak daha güçlü görünür kılınmıştır. Böylece erkek bir kez daha zayıflığını unutacak bir düzen içinde yani depresyonundan uzak yaşamayı öğrenmiştir. Ancak bu öğrenme güç ile acı arasındaki savaşı tetiklemiştir. Görünen güç erkek ile görünen acı kadın arasındaki savaşın nedeni de budur. Esas savaş hayatın karşısında birlikte savaşmakken, birbiriyle savaşarak daha da zayıflayan insanlar hissetmedikleri depresyona karşı gizli bir savaş içindedir. Gazamız mübarek ola. Depresyonumuza sahip çıkmaya davet ola. Acı kadın için artık bir güce dönüşürken, erkeğin ise şiddeti güce dönüşür. Beraber yaşamayı unutan ama birbirini manüple eden bir ırka dönüşmenin acısı ise sahtedir. Bu sahte acıyla ve savaşla uğraşmak alttaki esastan uzaklaştırır insanı. İnsan birbirine mecbur olan ve aslında bunu bilen, farkında olan tek türdür.. Hatırlamak her birimizin ihtiyacı…
Nevhan Varol
Art by Laura Makabresku