eline aldığın kağıtlara şiir yazamadığın zamanların oyunuydu kağıt uçaklar onun yanına koşarak gidip “hadi uçak” diye dercesine, gözlerine ardından, elindeki beyazın kanatları oluverirdi uzağa atamasan da süzülürken gözlerinden maviye şiir gibi iki kanat...
Şimdilerde sadece ağaçlardan topluyorum Kırmızı elmaları eğri büğrü Küçük çilekleri dallarından koparıyorum Mevsiminde dokunuyorum Yeşile, sarıya, kuru dallara çiçekleri koparmıyorum artık bahçemde yer açıyorum serpilmeleri için hele bilir misiniz bakıra bile aşık...
handelson ile clinton sokaklarının kesiştiği köşedeki evde Ms April in misafirleriydik… ve hala çıplaktı ağaçlar sokak ne garip günün her saati ıssız her katında bir milletin yaşadığı o kahverengi ahşap ev verandasında eski filmlerden kalma ahşap bir koltuk,...
çıkarınca o şatafatlı kıyafetleri üstünden etinin üstünde kıyafetlerin altında bir yamalı iç etek çirkin uyumsuz bir astar kirli iç çamaşırları sıyır, soyun, görün … çirkinimle yan yana çirkinini güzelin yanına eski bir oyun siyah-beyaz : “güzellik mi...
kadim kentlerin üzerinde kurulur gerçek kentler nefesi gizemli bir ruha mühürlü yenidir uydu kentler,,, gelişkin, gösterişli oysa eskinin en fakir semtinden bile fakirdir ana caddeleri kente ruhunu veren yaşanmışlıkların izi takipsiz ya da içinden çıkılmaz bir...