İçsavaş çıktığında ayrılınca ikiye boydan boya şehir, o şehrin ortasından geçen çizginin iki yanına düşer akrabalar, sevenler… artık yabancı kimliklerle vizeye muhtaç sarılmalar, öpüşmeler… ve her bölünmüş kentin görüş günleri, teller arasından ve...
kocaman bir şehirsin sen çıkmaz sokakları, bitişik nizam kapılara açılan arnavut kaldırımları arasında sıkışmış ince topuk misali, isyanların ve bacalarından tüten is gibi geçmişine yapışan düşlerin kocaman bir şehirsin sen kim bilir surlarından itilen kaç canı yuttu...
“bir bir bırakacaksın, istemesen de… her bıraktığın, ormanda arkandaki ekmek kırıntıları gibi döndüğünde de bulamayacaksın. bir bir bırakacaksın, istemesen de… her attığın adımda yalnızlaşacaksın.. ..ve bir bir toplayacaksın,seni sen yapan parçaları...
bir yudum daha al meyinden serhoş/ol, serkeş/ol, aşk/ol yankılanır neyin fısıltısı nefes/ol, nefs/ol, kurban/ol bir yudum bir yudum daha derun/ol, meşk/ol, maşuk/ol bitmez bu alemin acısı, yası, tasası şişenin dibi ol, son damla ol, balık ol bir yudum daha al meyinden...