amorf

derler ki aslında toplanırken otlar ve canı alındığı için özür dilenirken avdan avcının utancıydı kan dökmek ve yine derler ki güneşi selamlamak ve ay dönümlerinde dans etmek en büyük ibadet çünkü yaşamak büyük marifet ve hatta derler ki her doğan, bir kere de kendi...

bilicilerin fısıltısından : suret-i saklı

ey, kapıları kendine kapalı kent-i viran ne içindeki yabancılara tanışsın, ne de kendine tanıksın. çıkmaz sokaklarında cirit atarken sen, üstü küllenmiş, küf kokulu tarihinde… bilirsin ki; “ya o’nu kaybedersin ya da kendini mahvedersin” her...

suretin iç sesinden : on iki sır

dünyamın kapıları, on iki adımda şehr-i gize açıldı. nazar olmasın diye, suretimi astım surlarına, ve yeminlerim çarptı yürek duvarlarına. bir gizli bahçe idi… yolları dünyama açılan. gizli bir dünya idi, sırları, beş adımda ve altı kara taşta açılan. şehr-i...

bilicilerin fısıltısından : AynŞınKaf

makan-ı hiçten yerküreye düşen; söylenemezlerin.. ve duyulamazların… ve görülemezlerin.. ve dokunulamazların, şehr-i vücut bulduğu andır, doğum anı. ki onlar, kamil olmaya ne kadar yakınsa, o kadar çok bekleyeceklerdir, mekan-ı hiçte. ki onlar, ne kadar uzak ise...

suretin iç sesinden : suret-i yakın

nereye baksam bir isim. önüm, arkam, sağım, solum… kutsalım: doksan dokuz. hepsi yürekte eder, yekun-ü bir. şah damarıma kurban; …yakınım..yakınsın…yakın